Aranıyor...
Sonuç bulunamadı.
Devir ‘Yavaşça Acele Et’ devri! Güle oynaya bu eğlenceli sergüzeşte yelken açıyoruz biz de. Güzel yemek yeme kültürünün yaygınlaştırılması hedefini güden Slow Food hareketi de, bu felsefenin doğal bir ifadesi. Bu sinerjideki yavaş aşçılar; sofra zevkinden, yemeğin kalitesinden ve beslenme kültürünün çeşitliliğinden ilham alarak doğaya bağlı senkronik mutfaklar sergiliyorlar. Bu çeşit bir mutfağı sunan Sapanca’daki Beta Home da; doğaya bağlı kalarak ve samimi bir restoran ortamı yaratarak mutfağın doruklara ulaşabileceğini kanıtlamış özel bir otel. Muhabbet dolu sofralarına sevgi ile oturuyor, kadehlerimizi can cana tokuşturuyoruz.
Kişnişle marine edilmiş tatlı-ekşi pancar/Girit ezmesi, viskili-portakallı kereviz kreması, isli etle sunulan patates terin, konyaklı ciğer pate, dana kuyruk dolgulu mantı, Sapanca elma pekmezi ve karamelize Sapanca cevizi pek meşhur. Ev sahibi Doğan Şef’in hiçbir şey israf etmeme fikrinden hareketle meydana çıkardığı çok hoş bir menü bu. Bir de süt ile yaptığı yoğurt sorbet enfes lezzetli. Yeri gelmişken; rezervasyon şart.
Sapanca Gölü’nün doğal ortamında bir başına bir mekân olan Beta Home: hem zaman dışı hem de bütün zamanları içinde barındıran hissiyatını bizde hâlâ koruyor. Konakladığımız ‘Gül Villa’nın duvarlarında anneleri Aylin Hanım’ın 30 yıllık seramikleri da ayrı bir zevk… Odaları ve villaları evcil dostları ile gelmek isteyenler için de gayet uygun. Sabah kahvaltıda ekşi maya köy ekmeğinin yanında, seramik kaplarda sunulan Afyon kaymağı ve Bitlis balı damağımıza değdiği an eriyor ve pek lezzetli bir tat bırakıyor.
Beta Home bizim hafızamızda işte böyle keyifli bir anı olarak nakışlanıyor. Her şey bir yana, sıcak bir ortamda, güzel müzikler eşliğinde, raflar dolusu iyi şarapların olduğu, bu misafirperver aile işletmesi keyfimizin ve neşemizin tercümanı oldular! Sonuçta, Victor Hugo’nun da dediği gibi, ‘’Değişen bir şey yok: Yalnızca insanlar ve dünya!’’…